24 Kasım 2014 Pazartesi

Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Maceraları -1

Çizgi romanlar ve bulundukları evrenlere karşı içimde müthiş bir ilgi barındırsam da çok büyük bir okuyucu olduğum söylenemez. Son dönemde bunu değiştirmek adına çabalarım var ve bu çabalar sayesinde denk geldiğim (muhtemelen denk geleceğim) en güzel şey Seyfettin Efendi oldu. Ülke sınırları içinde yapılan işlerin genel kalitesizliğinden dem vurup önyargılarla etrafıma duvar ören bendeniz, bu seriye resmen yeni gelin gibi atlayıverdim. Devrim Kunter'in hem yazmak hem de çizmek gibi pek meşakkatli bir sorumluluğa girmesi eldekinin kıymetini de arttırıyor. Sanırım daha önce ufak parçalar halinde kendisi paylaşıyordu muhtelif internet ortamlarında ama ete-kemiğe (kuşe kağıda) bürünmesiyle tamamen dünyaya geldiğini söylemek yanlış olmaz.

Bilumum tarihi yapıtlar veya dönem yapıtlarına (roman, oyun, dizi, film vs) dibim düşercesine ilgi duymamın Seyfettin Efendi'yle tanışmamdaki baş etken olduğunu en başta not düşeyim. Nitekim bu zat 1900'lerin ilk çeyreğinde, Cumhuriyet'in yeni kurulduğu dönemde görev yapan zehir bir hafiye. Yetkili bir mecranın (Osman Paşa) ricası üzerine kurulan İfşa-yı Sırr ekibinin başı, otorite tanımaz bir sivri zeka. Aynı zamanda pozitivist ve rasyonel bir kafa yapısına sahip.

Ana karakterin başarılı temelleri bir yana, sözde bir dönem işi değil bu çizgi roman. Çizim temaları, diyaloglarda kullanılan Osmanlıca kelimeler, yan karakter özellikleri gibi alt başlıklar bu şemayı taşırmadan boyamaya yardımcı oluyor. Pala bıyıklar, paşazadeler, konaklar veya basit bir esnaf ve dükkan önü gibi. Hatta ilk sayıda Osmanlı tarihinde meşhur sayılabilecek Kazıklı Voyvoda'ya selam bile var.

Ekipten bahsettik, Seyfettin Efendi tek başına değil tabii. Kas gücü Pehlivan İsmail, ağırlıklı otopsiden sorumlu Doktor Aziz, bilgi edinme hususunda Casus Esat ve ekibin en nev-i şahsına münhasır elemanı Münevver. Diğer karakterlerin dimağdaki emilimi üç aşağı beş yukarı kolay olacakken Münevver bunların arasından sıyrılıyor. Cumhuriyet Dönemi'nin aydın ve modern kadını hüviyetindeki bu karakter, hiçbir şekilde erkek boyunduruğu kabul etmezken hikayeye daha çok teknik alet/edevat desteği veriyor. Yan karakter portrelerine de en az hikaye ve çizimler kadar önem verildiğini anlamak zor değil.

Özet geçmem ve kendimi tekrar etmem gerekirse ülke standartlarının çok üstünde bir iş Seyfettin Efendi. Çok bilinmedik lakin kaliteli şeyler için İngilizce'de bir deyim var ama unuttum şu an. Underrated değil. Yazarın ne kadar sıcak baktığını bilmiyorum fakat ben fazlasıyla Sherlock Holmes'a benzettim pozitivizm ve karakter yapısı açısından ki bu benim fazlasıyla memnun olacağım bir şey. Okuyun yani, pişman olmayacaksınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder